27 Aralık 2010 Pazartesi

26.12.2010 Sumbas Bisiklet Turu

Bu hafta sonu şanslıydık. Hafta başından itibaren hava raporları Pazar gününün yağmurlu olacağını söylesede güneş erkenden ısıtmaya başladı dünyamızı.Sabah saat 7:30 - 08:00'e kurulan alarmlar,güzel bir günün habercisiydi. Perdeler aralandığında görülen güneş herkeste tatlı bir telaş başlattı. Ali Eren'in sesi henüz saat 08'de duyulmaya başladı.Ve birazdan diğerlerinin. Akabinde telefonum çalmaya başladı, ismail arayıp hazır olduğunu ve bizi yolda bekleyeceğini bildiriyordu. Saat 09'u gösterdiğinde, planlandığı gibi herkes hazırdı. Vakit kaybetmeden yola koyulduk, çünkü bu hafta Almanya dan gelip burada misafir olarak bulunan Fatih abi de bize katılacaktı. Bekletmemek gerekirdi... İsmail'in yoldan bize katılması, Fatih abiyle buluşmamızın ardından ekip tamamlanmış oldu.


Fatih abiyle tanışmak ve onun engin bisikletçilik deneyimlerinden yararlanmak üzere hepimiz bir süre onun yanında pedal çeviriyoruz. Kendisi Almanya, İtalya ve Türkiye de pedal çeviriyor. Her biri bizim hayal sınırlarınımız sorlayan 8 adet bisikleti var, yeni bir tanesi de tamamlanmak üzere. Bisiklet kullanımı, tamir ve bakımı, kültürüne ilişkin önemli tiyolar alıyoruz kendisinden.







Yavaş yavaş şehri çıkmaya başlıyoruz. Aramızda küçük bisikletçiler de var ancak performansları fena sayılmaz, tempomuzu biraz düşük tuttuğumuzda bizimle birlikte gelmekte sorun yaşamıyorlar. Tabi sonlara doğru verdiğimiz desteklerle beraber.





Bisikletinin jant bölümünde alev desenli plastik bulunan arkadaş aramıza yeni katılıyor. Kendisi bisiklete çok meraklı olduğunu söylüyor. Bisikletindeki gereksiz malzemeler herkesin dikkatini çekiyor. bu şekilde çok yorulacağını anlatıp, doğru bisiklet kullanım teknikleri konusunda bilgiler veriyoruz.























Emre de bu fiyakalı bisikleti test ediyor. "Ne ağırlaşması ya, bu bisiklet pedal çevirmeden kendi kendine gidiyor" diye bir de espri patlatıyor.

Yol üzerindeki bir Petrol istasyonunda, su takviyesi ve diğer ihtiyaçlar için kısa bir mola veriyoruz.









































Nazar değmesin, Şeref abimiz ve oğlu Hüseyin. Baba oğul katılıyorlar turlarımıza.

Fatih abi Mavi Düş'ü test ederken.





Ve bir aile fotoğrafı.




































tp://i457.photobucket.com/albums/qq292/yusuf_tb5cks/DSC03587.jpg









































http://i457.photobucket.com/albums/qq292/yusuf_tb5cks/DSC03533.jpg












"http://i457.photobucket.com/albums/qq292/yusuf_tb5cks/DSC03511.jpg" width="500" />








Ali abi köpeksavarla, köpeği savarak bizi geçirmeye çalışıyor ancak bu girişimi başarısız, yol kenarında görünen köpek hiç oralı bile olmuyor. Cihazla olmayacağını anlayınca, kendisi köpeğin dikkatini çekerek çocukların geçmesini sağlıyor.













Sumbas'ta tarihi bir camideyiz. Çok eski ve değerli bir yapı, yapılan restorasyonun artından şu an koruma altına alınmış, anahtar ortalıkta yok malesef dışarıdan bakmakla yetiniyoruz.













Fatih amcaları gençlerimizi besliyor.

























Yolda gördüğümüz bu tavuğun entreresan bir tüy yapısı var. Hani tüyleri diken diken olmak deyimi vardır ya. Bu deyim tam da bu hayvan için söylenmiş gibi.



Ve günün fotoğrafı. Paparaziler iş başında. Furkan ve Emre Ali Eren'i gafil avlıyorlar. Ali eren açık vermemek için mağazayı yarmak üzere :))







Ve beslenme zamanı. Sumbasa gelinir de portakal yenmeden dönülürmü. Emekli Komiser Şinasi DURMUŞCAN abimiz bize portakal ikram ediyor. Kendisine teşekkür ediyoruz.