31 Ağustos 2010 Salı

MİNİK BİSİKLETÇİ

30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle dün tatildi. Bu tatil gününü hazırlıklarımın bir kısmını tamamlayarak değerlendirmek istedim. Baskı yapılacak formayı satın aldım, bisiklet ve jant üzerine sponsor firma isimlerinin yazılıp yazılamayacağına ilişkin reklam firmalarıyla fikir alışverişinde bulundum ve blog sayfamı zenginleştirmek ve okuyucular için daha anlaşılır biçime getirmek üzere ofise geldim.Bir süre çalıştıktan sonra Adana'dan Mustafa aradı, Mustafa Adana Çukurova Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü 1. sınıf öğrencisi. Bisiklet konusunda en az benim kadar meraklı ve heyecanlı.Bu yolculuğu planlarken en başından bu yana Mustafa da vardı, yani yol arkadaşımdı. Ancak yolculuk tarihinin okul kayıt dönemiyle çakışıyor olması nedeniyle Aksaray'a kada benimle gelmeyi planlıyor. Yaptığımız telefon görüşmesinde neler yaptığımdan bahsettim Mustafaya ve bu günlerde akşamları 40-50 km lik idmanlar yaptığımı söyledim.
-Abi bu gün akşam da çıkacakmısın.
-Evet mustafa çıkmayı düşünüyorum.
-Abi geleyimmi ne dersin.
-Mustafa bu harika olur ama çok uzak, zaten vakit öğle oldu, geç kalmazmısın. (aramız 100 km)
-Abi akşama yetişirim,hem teyzemleri ziyaret ederim, hemde akşam birlikte antenman yapmış oluruz.
-E peki sen bilirsin mustafa o zaman, hadi atla gel.
Mustafa iki saat sonra buradaydı. Sanal ortamda yaptığım çalışmalara birlikte göz atıp, fikir alışverişinde bulunduktan sonra akşam üzeri küçük bir tur attık (özendirme turu) Sonra iftarımızı yaptıktan sonra, her zaman birlikte pedal çevirdiğimiz Ali abiyi de aldık ve Kadirli-Çukurköprü (gidiş dönüş 40 km) pedal çevirmeye başladık.Henüz şehrin içerisindeyken BMX tarzı, vitessiz bisikletiyle bir çocuk takıldı peşimize, temposunu zaman zaman artırıp yanımızdan hızla geçiyor, zaman zaman bizi takip ediyordu. Konuşmaya başladık, bisikleti sevdiğini söyledi, ve küçük yaşına rağmen bisiklet hakkında bildikleri bunu kesinlikle doğruluyordu. Şehir ışıklarının bittiği yerde yanımızdaki minik bisikletçiye, ailesinin merak edeceğini ve artık dönmesi gerektiğini söyledik. İtiraz etmedi. Biz yolumuza devam ettik. Karanlıkta bisikletlerimizin ışığıyla, sohbet eşliğinde elirliyorduk.En az 10 km gittik. Mustafa kaskın kafasında düzgün durmadığını ve kendisini rahatsız ettiğini söyledi. "Bir dakika durabilirmiyiz abi" dedi. Tabiki duracaktık. Durduktan hemen sonra arkamızdan bir ses "daha çok mu gideceğiz" dedi. Hepimiz o kadar çok şaşırdık ki. Bizim minik bisikletçi bizi takip etmiş, terler içinde kalmış ama bizim peşimizi hiç bırakmamış. Ali abi ben bu delikanlıyla birliket döneyim,oraya kadar gidemiz dedi ve döndü. Yolculğun ondan sonraki kısmında tempomuzu biraz daha artırdık, benim günlük entrenman tempomda gittik, ancak dönüşte Mustafa'nın dersleri nedeniyle antenmansız olması nedeniyle tempoyu düşürmek zorunda kaldık. Antrenman yaptığımız yol 3 virajı ve bir kaç çok hafif yokuşu olan, şehirler arası tek şeritli bir yoldu. Keyifli bir akşamdı, antenmanımızı 1 saat 35 dk da tamamladık.