1 Ekim 2010 Cuma

14.GÜN (30.09.2010 Perşembe)

Eskişehir Mihalliççık Koyunağılı Köyü - Beypazarı 40 Km.
Beypazarı - Ankara 90 Km.
Perşembe Turu 15 Km
Gün içerisinde yapılan toplam km. 145


İnternet bağlantı hızımın çok düşük olması nedeniyle çalışmamı yapamyor, diğer günlere nazaran biraz daha erken yatıyorum. Aslında pekde erken sayılmaz ama diğer günlerle karşılaştırdığımızda 00:30 erkenmiş gibi geliyor.
Sabah saat 07:30 civarında, babam sesleniyor. "Hadi kalk oğluk kahvaltıya gidelim"  hemen kalkıp elimi yüzümü yıkıyorum. Babamın araçlarla ilgili iş bölümü yapması gerektiğinden kahvaltıya amcaoğlum Ramazan DOKUZOĞLU ile birlikte gidiyoruz. Kahvaltımızı hızlı bir şekilde yaptıktan sonra, babamların çalıştığı şantiyenin Şefi hemşehrim, Aytaç KARA'yı ziyaret ediyorum. Orada bulunan şirket çalışanları ile bir hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra ayrılmak üzere toparlanıyorum.









Gece şiddetli esen rüzgar, sabaha karşı şiddetini daha da artırmış.Mavi düş toz pis içerisinde. Kuruması için serdiğimiz çamaşırları Amcamın oğlu yağmurun sesini duyanca almış ama çamaşırlardan bir kısmı rüzgarın etkisiyle savrulup yerlere düşmüş.Onları sabah yeniden elden geçiriyorum. Sonra kuruması üzere eşyaların en üzerine bağlayıp, babam, amcaoğullarım Şener ve Ramazan ve diğer şirket çalışanları ile vedalaşarak Beypazarına doğru yola koyuluyorum.


Koyunağılı Köyü ile Beypazarı arası 40 km. Yolların büyük bir kısmı stebilize, yollardan sürekli ağır iş maden ocaklarında ve şantiyelerde çalışan tonajlı iş makinaları ve kamyonlar geçiyor. Yağmurun yağması beni onların tozundan kurtarıyor.





















Bozkır bitki örtüsüne sahip bu bereketli topraklar Sarıyer barajı ve Sakarya nehri ile sulanıyor.Eskişehir ile Ankarayı birbirinden ayıran Sakarya Nehri bu bölgeden Sarıyer barajına dökülüyor. Şimdilerde baraj suları iyice çekilmiş durumda. Bir zamanlar su altındaki bu yerlerde şimdilerde, tarım makinaları, hayvan sürüleri ve sebze üretimi yapan işçiler var.
Bölgede havuç başta olmak üzere, Ispanak, yeşil sogan, prasa, Marul ve türevleri v.b. sebze çeşitleri yılın dört mevsimi yetişiyor. Ve Türkiyenin en zengin maden ocakları bu bölgede yer alıyor.83-97








Yaklaşık 20 km uzunluğuyla beni zorlayan ve lastik patlama korkusunu yaşatan bozuk yollar nihayet bitiyor, asvalta ulaşmamın ardından daha tempolu bir şekilde pedal çeviriyor ve çok geçmeden Beypazarı na ulaşıyorum. Şehrin hemen girişinde bir borudan akan, ve etrafında buhar olan devasa bir boru dikkatimi çekiyor. Orada bulunan birisine “bu nedir” diye soruyorum. Gördüğüm şeyin, yerin altından el ile dokunulamayacak kadar sıcak şekilde çıkan, doğal termal su olduğunu belirtiyor. 98-7100



BEYPAZARI:
Beypazarı ilçesi 34.500 nüfusuyla Ankaraya 90 km uzaklıkta yer alıyor. Maden suyu, havucu, gümüşü, kurusu ile meşhur bu tarihi kent aynı zamanda tarihi konaklarla dolu, tam bir turizm cenneti. 01-02


Belediye başkanımızı ziyaret amacıyla belediye binasına geliyorum ancak belediye başkanımız çıkan bir yangın ile ilgili incelemelerde bulunmak üzere ayrılmış, beni Belediye Başkan Vekilimiz ilgi ile karşılıyor. Başkan vekilimize yolculuk amacımızdan bahsedince, hemen ilçede yayımlanan yerel gazetelere ve belediye basın yayın bürosuna haber veriyor. Önceki güne ilişkin, internet bağlantısı ile ilgili sıkıntı nedeniyle tamamlayamadığım yol raporunu belediyenin internetini kullanarak tamamlıyorum.Başkan vekilimiz sohbetimiz sırasında meşhur Beypazarı maden suyundan ikram ediyor, sohbet sonrası ise Beypazarı hatırası bir biblo. Biblo ağır olunca sağolsun o da kargoyla gönderiyor.  04-23



Beypazarının gümüşü ve gümüşçüler çarşısı meşhur demiştik. Beypazarında gümüşçülük ile ilgili bilgi almak üzere, belediye binasının hemen altında bulunan Uğur Gümüş Vedat YILMAZ beyi ziyaret ediyorum. Vedat bey gümüşün işlenmesinden, tarihçesine kadar bir çok bilgiler veriyor. Gümüş işleme sanatında günümüzde hala el işçiliğinin devam ettiğini, ancak gümüşçülük sektöründe de teknolojiden yararlandıklarını ifade ediyor. Vedat bey, yol arşivime eklemek üzere, işlmesi en zor ve en kıymetli TELKARİ sim kolyeden bir tanesini bana hediye ediyor. Vedat beye, ve onunla birlikte çalışan, belediyede bulunduğum 2 saat boyunca mavi düş’e sahip çıkan, sonrasında eşyalarımı yerleştirmeme yardımcı olan Aytekin DOĞAN bey’e ilgileri ve değerli hediyeleri için çok teşekkür ediyorum.24-29


Bu arada vakit öğleyi buluyor, yola çıkmadan önce karnımı doyurmam gerekiyor. Bunun için belediyenin hemen karşısında bulunan Beygah Lokantasına giriyorum. İş yeri sahibi Halis DEMİR ilginç giyimimi görünce merak ediyor, kendisini bilgilendiriyor. Burada sebzeli tava, yoğurt, salata ve maydanoz yedikten sonra yola koyuluyorum. Bu besleyici ve enfes yemek için Beygah lokantasına teşekkürler.30-34
TRT televizyonundan arayıp, ne zaman Ankara’ya ulaşacağımı soruyorlar. Hava kararmadan ulaşabilirseniz bu gün televizyonumuzda size ve projenize yer vermek istiyoruz diyorlar. Hem TRT çekimlerine yetişebilmek, hem de Ankara Perşembe akşamı bisiklet grubuyla pedal sallayabilmek için çok tempolu bir şekilde, hiç durmadan pedal çeviriyorum. Ayaş yokuşu harici arkamdan esen rüzgarın da yardımıyla, hiç zorlanmadan ve ortalama 40'ı düşmeyen bir süratle ilerliyorum.35-47

Ankara'ya girdiğimde, yol kenarında bisikletini iten bir genç görüyorum. Lastiği patlamış, bu arkadaşımız kesitrme bir yolu kullanmış ve lastiğinde tam 7 tane patlak çıktı.Bunları hallettikten sonra beni bekleyen perşembe akşamı bisiklet grubuyla buluşmak üzere tempolu bir şekilde pedal basıyorum.48-49

Kevser hanım, nam-ı diyar Kevserseri ve Murat YUMRUTAŞ bir sorunum olup olmadığını ve nerede bulunduğumu öğrenmek üzere sürekli arıyorlar. Ve nihayet Kızılay Güvenpark'ta Ankara Perşembe Akşamı bisiklet grubuyla buluşuyoruz. Grup yaklaşık 1.5 saat beni bekliyor, kendilerinden bu bekleme için özür diliyorum. Grupla birlikte bir müddet keyifli bir şehir içi sürüşü yaptıktan sonra bir kafede oturuyoruz. Grupta herkes inanılmaz sıcak kanlı, önce grupla tanışıyor, sonra yol anılarım, onların yol anıları v.s, v.s. sohbet ediyoruz. Akşam yemeğini de burada yiyorum. Alican kardeşim benim camera ve fotoğraf makinasını devralıp, çekim işlerini hallediyor, teşekkürler Alican.50-59

Saat 23:20 gibi gruptan ayrılarak bu geceyi geçireceğim Şerdan YILDIZ kardeşimin evine doğru ilerliyoruz. Şerdan kardeşim Gazi Üniversitesi Elektrik Öğretmenliği bölümü öğrencisi. Evini dayısının oğluyla paylaşıyor. Bu gün kapılarını bana açarken hiç tereddüt etmiyor. Eve gelir gelmez "abi sen hemen banyonu yap, ben sana güzelde bir yemek hazırlayıp, çay demleyim"diyor. "Yemeğimizi biraz önce yedik ama çay fena olmaz" diyorum. Ben banyomu yaparken Şerdan çayımızı demliyor. Çaydanlığı yanıma alıp, günün raporunu oluşturmak üzere pc başına oturuyorum. Şerdan kardeşim tam bir bilgisayar kurdu.Onun bu yeteneğinden ben de yararlanıyorum. Kendisi sağolsun gecenin saat 03:30 una kadar benim önceki gün raporlarımın fotoğraflarını yüklüyor. Bu günün raporlarına yarın fotoğraf eklemek üzere, bu günü de Şerdan'a veriyor ve 03:30 itibariyle yatıyorum. Yardımların için teşekkürler Şerdan. 61-66