11 Ekim 2010 Pazartesi

10.10.2010 Gençlerle Alıştırma turu.

Ali Taylan LOĞOĞLU benim Kadirli'deki en iyi şu an itibariyle tek yol arkadaşım. Hemen hemen her hafta sonu arazi ağırlıklı olmak üzere küçük ve orta boylu turlar yaparken, benim 19 günlük turum nedeniyle uzun süredir birlikte pedal basamadık. Ali abi birlikte pedel basmaya duyduğu özlemi her fırsatta dile getiriyor ancak, o yorgunluğun ardından bir süre mavi düşü yerinden bile çıkarmayacağımı düşündüğü için "abi bu hafta sonu ne yapıyoruz diye sormuyor"
Cuma günü ben kendisini arıyorum.Sohbet muhabbetten sonra.
-Ali abi bu hafta sonu nereye pedallıyoruz" diyorum. Ali abi şaşkın ve çok mutlu bir ses tonuyla
-Abi sen ciddimisin" diyor.
-Evet abi çok ciddiyim, birlikte pedallamayalı epey zaman oldu, sende sürekli bu özleminden bahsediyordun, birlikte bir tur yapalım" diyorum.
-Olur abi, hem de süper olur" diyor.
Yer konusunu falan konuşup netleştiriyoruz.
Pazar günü saat 10:00'da bizim evde buluşup Karatepe açık hava müzesi tarafına, arazi ağırlıklı pedal çevirmeyi düşünüyoruz.
Cumartesi günü Mavi Düş'ün tur için giydirdiğim giysi çanta ve aparatlarını çıkartıyor, tur lastiklerini söküp, yerine arazi lastiklerini takıyorum. Ben atölyede uğraşırken çocuklar her zaman olduğu gibi sesi duyup yanıma geliyorlar. Her biri bir işin ucundan tutma gayretinde, hatta birbirlerinden iş kıskanıp, zaman zaman kavga bile ediyorlar.
Çocuklara önceden verilmiş bir sözüm var. Bunu her defasında hatırlatıyorlar. Ve o günde öyle oluyor.
"Yusuf amca biz ne zaman geleceğiz" diye içleri acıtan bir ses tonuyla gelme isteklerini belirtiyorlar.
-Çocuklar tura yalnız çıkmıyorum, o yüzden buna tek başıma karar veremem, yol arkadaşımın onayını almam lazım, ayrıca sizin ailelerinizden izin almanız lazım" diyorum.
-Eğer gideceksek hemen izin alırız" diyorlar, bu konuda çok ısrarcılar.
İşin açığı ısrarcı olmalarına gerek yok, onları kırmaya, incitmeye asla dayanamam, kendileride bunun farkında, uyanıklar biraz da benim bu zaafımdan yararlanmak istiyorlar.
Hemen Ali abiyi arıyorum, durumu izah ediyorum. Ali abi "tabiki, çocuklarımız gelsinler, memnuniyetle" diyor.
Geriye izin işi kalıyor, ben bu haberi çocuklara verince hepsi evlerine izin almak üzere koşarak gidiyorlar. Ve beş dakika içerisinde tekrardan geri toparlanaya başlıyorlar.
-Yusuf amca ben izin aldım.
-Yusuf abi ben izin aldım.
-Bizimkiler gidebilirsin dediler v.s...
İzin işide tamaaaam.
Pazar günü Adana'da bir arkadaşımın düğün törenine katılmam gerekiyor, bu nedenle saatte bir değişiklik yapıyoruz. Pazar günü saat 09'da kahvaltı yapmış olmak kaydıyla buluşma sözüyle ayrılıyoruz.

Çocuklar o gece uyudular mı bilmiyorum ama ertesi sabah yan blogdan Ali Eren  Furkan'a sesleniyor, Furkan Emre'yi çağırıyor, Hızlı coo Mert Dersane için gelen arkadaşına ben öğleden sonra gideceğim diye sesleniyor. Evlerin içini dolduran müthiş bir hareketlilik var, ailelerde bir miktar heyecanlı, herkes çocuğunu hazırlamış, kahvaltısını yaptırmış pencerede, aileler istediğden çok daha duyarlı. Bunu görmek beni mutlu ediyor.
Ve saat tam 09'da zile basılıyor. Eşim pencereden,"yusuf ayakkabısını giyiyor şu anda, geliyor" diye sesleniyor.

Aşağıya indiğimde Ali abinin de gelmiş olduğunu görüyorum. Ekip hazır. Ali abiyle birlikte, yola çıkmadan önce çocukların bisikletlerini kontrolden geçiriyor, gevşek vidaları sıkıyor, hızlı halledebileceğimiz aksaklıkları gideriyoruz. Sonra zincirleri yağlayıp yola koyuluyoruz.



Çocuklarla birlikte ilk yolculuğumuz, malum grup sürüşleri kounsunda henüz deneyimsizler. Bu nedenle hemen çocukları grup sürüşü konusunda bilgilendirme ihtiyacı duyuyorum. Bu bilgilendirmeyi yaptıktan sonra, ben öncü, Ali abi artçı, gençler aramızda ilerliyoruz.


Asvaltta çok ilerlemeden, çam ağaçlarının arasında yer alan patikalara giriyoruz. Burada fotoğraf çekmeyi unutmuşuz, bir süre malesef hiç fotoğrafımız yok. Yolun bu bölümünde Furka'nın iyice kabaklaşan ve yola çıkarken patlamasını öngördüğmüz lastiği patlıyor. Fotoğrafta çok küçük olduğu için farkedilmeyebilir ama direğin dibindeki tabelanın hemen yanında Furkan ile ikimiz onun lastik tamir işiyle ilgileniyoruz.

Gençler tahmin ettiğimizden çok daha iyi bir performansta ilerliyorlar. Yokuşları hızlı coo Mert, en küçük olmasına karşın her zaman en önde çıkıyor, ancak Mert'in biraz uyum problemi var, yerinde duramıyor. Onu anlayabiliyorum ama bir daha toplu sürüşlerde daha dikkatli olması için Mert'e bir hafta bizimle gelmeme cezası verme kararı alıyoruz. Bir dahaki sefere cezalısın hızlı coo.



Emre-Ali Taylan- Yunus ve Emin.

Bu yavrucak yolumuzun üzerinde karşımıza çıkıyor. Çok üşümüş ve çok aç. Açlıktan neredeyse ölmek üzere. Suyumuzdan veriyoruz ama içmiyor. Yanımızda yiyecek yok, daha sonra ben yiyecek getiriyorum ama sanırım çok hasta olmalı ki, kaburgaları sayılacak vaziyette aç olmasına karşın verdiklerimi yemiyor. Sanırım oradan ayrılırken onu ölümle yüzyüze bırakıyoruz. Belediyemizin bir barınağı olmaması ne kötü, en küçüğünden en büyüğüne kadar hepimizi üzen bu tablo karşısında çaresiziz...

Ali abinin yeni aldığı bisikleti. Ali abi bisiklet dedim özür dilerim ama bisikletinin ismini henüz bilmiyorum.







Zorlu yollardan geçiyoruz. Ama gençler sanki bu yollardan hergün geçiyormuşçasına tecrübeli.



Furkan

Emre

Ali Taylan

Ali Eren

Emin

Yunus

Ve şehri ayaklarımızın altına alan, hakim bir tepedeyiz. Gençler bu zor yollardan o kadar keyif alıyor ki, yol hiç bitmesin istiyorlar.









En yüksek noktada hatıra fotoğrafı çektikten sonra iniş ve aynı zamanda dönüşe geçiyoruz.





Gençler çok açıkmış olmalı, su almak için durduğumuz bakkaldan her biri yiyecek birşeyler alıyor.











Bakkaldan alınan aburcuburların tüketilmesinden sonra evlerimize doğru tempolu pedal çevirmeye başlıyoruz. Çok büyük olduğu için sorun teşkil eden kaskı sakladığımız çalılığın içerisinden bulmak birhayli zamanımızı alıyor ama sonunda buluyoruz. Gençlerin ailesine dönüş saatini 12 olarak bildirmiş olmamıza karşın, kas arama esnasında kaybettiğimiz vakit nedeniyle saat 12:10 da evlerimize ulaşıyoruz.
Gençler yorgun ama mutlu.
"Yusuf amca haftaya da gidecekmiyiz" sorusu aslında herşeyi özetliyor.
Haftaya değil belki ama yine gideceğiz.
Yeni bir gezi raporunda buluşmak ümidiyle hoşçakalın.