30 Ağustos 2010 Pazartesi

Bana göre...

          Kendi hayatımızı başkalarının görmek istediği gibi şekillendiririz çoğu zaman. Yapmak ve yaşamak istediğmiz bir çok şeyi öteler, büyük bir çoğunluğunu da gönlümüzün tozlu ve kalabalık UHTE rafına kaldırırız. Bir çok isteğimizin ismi ise hiç değişmez, hep HAYAL olarak kalır. Bazıları için başkalarının kendisini nasıl gördüğü o kadar önemlidir ki, üçüncü şahısların zihinleri ve bakışlarından çıkan sinyallerle kumanda edilen bir robot gibidirler. Bazıları ise "dünyanın çivisi çıkmış" dedirtecek kadar özgür ve sınırların ötesinde yaşarlar. 
Ben hayatımı çoğu zaman bu iki yaşam tarzının ortalarında bir yerlerinde şekillendirmeye gayret ediyorum. Yaşadığımız toplumun kültürel değerlerini korumaya çalışırken, kimi zaman sert, kimi zaman alaycı bakışlara aldırmadan kendi doğrularımı yaşamaya ve hayallerimin peşinden koşmaya gayret ediyorum. Bu uzun, zorlu, macera ve heyecan dolu yolculuğa karar vermekte, seçtiğim yaşam tarzının bir yansıması aslında. İçinde bulunduğum toplumun mahafazakar ve dışa kapalı yapısı kaskımı takıp, kıyafetlerimi giydiğimde bile insanların bana tuhaf gözlerle bakmasına yeterken, 20 gün sürecek bir bisiklet yolculuğunun insanlara ne kadarda akıl ve mantık dışı gelebileceğini kestirmek hiç te güç değil. Doğru olan bu yolculğu yapacağımı bir sır gibi saklayıp hiç bir şey duymamak mı? Yoksa paylaşmam gereken  insanlarla paylaşıp, hiç kafa yormadan, acımasızca yapılan eleştirilere kulak tıkayıp işime bakmak mı? 
Büyük şehirlerde ve kültürel açıdan gelişmiş toplumlarda yaşayan insanlara bu konu üzerinde bu kadar durmam tuhaf ve abartılı gelebilir. Ama herkesin birbirini tanıdığı küçük bir ilçede, ilçe halkının büyük çoğunluğunun uğrak noktası olan bir resmi kuruluşta her gün insanaların karşısına takım elbiseyle çıkan birisinin mesaiden sonra yada hafta sonları tuhaf kıyafetler giyerek bisiklet gibi ilkel bir araca binmesi kabul edilebilir birşey değil onlar için. Sokakta karşılaştığım insanlardan "Bisiklete mi düştün" sorusunu onlarca  kez duydum malesef. Bisiklete düşülmeyeceğini, asıl bisiklete yükselineceğini onlara anlatmaksa ayrı bir dert... Hatta imkansaz.

1 yorum:

  1. Katılıyorum.Bisiklete binmek düşmek değil tam tersi yaşam kalitemizi arttırdığımızın bir göstergesidir.

    YanıtlaSil